KAYIP KENT ŞAMBALLA

1933 yılında Amerikalı yazar James Hilton, " Kayıp Ufuklar ” adlı bir kitap yazdı, kitapta anlatıldığına göre, iki pilot Himalayalar üzerinde bir yere mecburi iniş yapmak zorunda kalıyorlar ve dünyayla llşkisi olmayan bit kente ulaşıyorlardı. Hilton öyküsünü 19. Yy'da Tibet'te misyonerlik yapan Huc adlı bir rahibin anlattıklarından esinlenerek yazdığını anlattı. Bir diğer ünlü gezgin olan Alexauıdra David-neel, 14 yıl Tibet de kalıp Fransa'ya döndükten sonra yazdığı " Mistikler ve Majisyenler ” adlı kitabında, Tibetli Lamalann anlattığı her şeyin kesin doğru olduğunu belirtirken yalanının var olmadığı bir toplumu gerçekliliğini   ısrarla anlatıyordu. David-Noel'in çizgisinde Şamballa'nın yerini bildiği ifadesi dikkat çeker ama aynı zamanda da ünlü gizem örgütü Teosofi Gurubu'nun üyesi olması nedeniyle de bir şeyleri saklar gibidir. Yine büyük gezginlerden olan Nicholas Boerictı'e göre ise Teosofistler saklı kentin yerini öğrenmişler ama açıklamıyorlardı Roerich bir Lama ile olan konuşmasını şöyle anlatır "Lama, Büyük Şamballa’nın  çok uzaklarda suların ardında olduğunu, dünyada bulunmadığını dünya insanlarının neden ilgilendiklerini anlamadığını söylüyordu. Lama'ya göre, ancak Uzakdoğu'da yaşayanların özel bir ilişki aurasını veya ilişki enerjisini algılayabileceklerini ekliyordu. Roericlı yaşamını Şamballa'ya adamıştı, ömrünü bu yolda harcadı. Ama kayıp kentin yerini öğrenip öğrenmediği anlaşılamadı, belki oda gizemi saklayanların tarafına geçmişti. Araştırmacı Edwin Bernbaum ise, Şamballa Efsanesi'nin Tibet  inançlarında  düşüncenin gizli derinliklerini simgelediğini, bu şekilde bilinçaltının saf, kirlenmemiş düzeyine ulaşılarak ruhsal iç yolculuğun yapılabileceğini belirtmekte. Şamball, Bernbaum'a göre gizli bilgeliğin en üst ve en yüce noktası yada doruğudur...

 

ŞAMBALLA EFSANESİ

Tibet ve Kuzey Hindistan söylencelerinde Şamballa adlı bir yerden bahsedilir Efsaneler, Şamballa'nın gizemli ve görkemli bir imparatorluk olduğunu söylüyorlar ve Şamballa Himalaya'ların öte yanındadır. Eski yazılarda oraya gitmek için belli bir dağın çıkış noktasını bulmak gerekir. Oradan sonra geziye havadan devam edilebilir. Acaba Şamballa bir iddiaya göre, dünyada değil de, uzak bir gezegende olabilir mi? Hindistan ve Tibet’teki eski yazıtlar, Şambalayı antik çok eski bir krallık olarak tanımlıyorlar. Birçok söylence oradaki insanların olağanüstü şartlar altında yaşadıklarını da belirtiyor. Saklı krallığın varlığına dair ilk anlatıları Tibet Budizm'inin kutsal kitapları olan Kanjur ve Tandjur 'da bulabiliriz. Aşağı yukarı 11. Yüzyılda Şamballa'dan söz eden en eski yazmalar Sanskritçe'den Tibet'çeye çevrildi. Bu tarihten sonra Tibetli ve Moğolistanlı birçok rahip, ozan, yogi ve bilgin bu esrarengiz imparatorluk hakkında çeşitli eserler yazdılar. Geleneksel anlayışa göre Şamballa, karlı dağlardan oluşan bir çemberin içindedir. inanılmaz güzellikte olan Şamballa, zenginliklerle doludur. Modern bir yer olan " Pırlanta Sarayı "nın başkent Kalapa 'da olduğu iddia edilir ve Şamballa Kralı hükümdarlığını burada sürdürür. Dikkat edin eski bir inançtan söz etmiyoruz. Şamballa inancı günümüzde de geçerli ve çok yaygın. Örneğin modern derken şu kastediliyor: aydınlatmanın ve oda ısılarının isteğe göre ayarlanması gibi. Eski yazıtlar yerlerde ve tavanlarda bulunan. isteğe göre ayarlanarak sıcaklık veya soğukluk dağıtan kristallerden söz ediyorlar. Sarayda iki şaşırtıcı şey daha vardır: " Tepe pencereleri "  ve " Sihirli Ayna ". Tepe pencereleri başka dünyalardaki hayatları görme imkanını sağlarken, Sihirli Ayna ise Kral'ın uzaklarda olan olayları izleyebiliyor. Günümüzde Batı uygarlıklarıyla ilişki içinde bulunan bazı Lama'lar. aynanın bir ekran gibi olduğunu ve Kral'ın dünya olaylarını kontrol etmesini sağladığını iddia ediyorlar. Saklı krallığın çok daha şaşırtıcı özellikleri var. Örneğin eski yazıtlarda "Rüzgar gücünde olan taştan atlar'dan  "ya da "Taştan uçaklar" dan da bahsediliyor. Var olması bir yana, Şamballa da uzay araçları mı vardır? Yaşayan Lama'lar dan  bazıları "Taştan Atların" en ileri teknikle yapılan uçan araçlar olduğunu iddia  ediyorlar. Bu günlerde Tibet manastırlarında taş sözcüğü, uzun  uzun tartışılıyor acaba uçakların yakıtı mı kast ediliyor, yoksa aletlerin yapımında kullanılan malzeme mi?. Eğer öyle ise hangi malzeme? Garip ama gerçek, Sözcüğün gerçek anlamda taş olduğuna artık kimse inanmamakta.        

 

ŞAMBALLA, DÜNYADA MI YOKSA UZAYDA MI

Tibet söylenceleri Şamballa'nın Himalaya'nın dağları arkasında ve Tibet'in kuzeyinde olduğunu iddia etmekteler. En eski yazıtlara göre Şamballa, "Badh Gayaren"in (Kuzey Hindistan da eski Budist kutsal bir yer ) kuzeyinde saklıdır. Şamballa'nın yeri Tibet manastırlarında yüzyıllardır tartışılıyor. Düşünceler o kadar farklıdır ki, bazı Lamalar Şamballa'nın yerini Kuzey Tibetolarak belirlerken diğerleri Kuzey Kutbu olarak gösteriyorlar, hatta New York bile, aday olarak gösteriliyor. Şamballa’nın normal gözle görülüp, görülemediği, en önemli tartışma noktalarından biridir. Eğer Şamballa gerçekten dünyada olsaydı, nasıl saklı kalabilirdi? Yeryüzüyle ilgili olan bilgilerimize göre büyüklüğü yüzünden Şamballa’nın var olması ve bulunamaması inanılmazdır. 96 prensliği olduğu söylenen saklı ülke için dünyada gizli bir yer olabilir mi? Şamballa’nın Lotus çiçeğini andıran bir dağ zinciri şeklinde olduğuna inanılıyor. Ama uydu araştırmalarına gören böyle bir yerin var olmadığı bilinmekte. Peki ama Şamballa nerede? Manastır cıBudistler yani tutucular, Şamballa'nın dünyada bulunduğu düşüncesindeler. Buna karşı Halk Budizm'in yandaşları ise, Şamballa’nın tanrıların oturduğu gökyüzünde olduğuna inanıyorlar. Bazı çağdaş Tibetliler de aynı veya benzer görüşteler, Şamballa’yı dünyada değil de, yıldızların arasında arama ya başladılar, yani bir gezegende. Tibet’in ruhani lideri " Dalai Lama " bile bu konuyu düşünüyor. Şamballa acaba dünyadışı bir uygarlığın merkezi mi ve Tibetlilerin bin yıllardan beri bundan haberleri var mıydı? Yoksa Şamballa, zaman ve mekan dışı bir yerde bulunan gizemli bir imparatorluk mu? Varsayımlara göre Şamballa bir başka boyut veya bir paralel dünyada olabilir mi? Eğer bu düşünce doğru ise; Şamballa, burnumuzun dibinde olsa bile göremeyiz. Yine de Tibet'te bugün dahi Şamballa'ya giden yolu tarif etmeye çalışan " Rehberler " vardır. Ama bunu öylesine anlaşılmaz bir şekilde yaparlar ki, bu tarifleri takip etmek neredeyse imkansız olur. Yol anlatımları genelde Tibet'in ve Kuzey Hindistan'ın bilinen yerlerinde başlayıp, kuzeydeki bilinmeyen bölgelere gider. Yalnız tümü şaşırtıcı ve inanılmaz bir ayrıntıda uyum sağlarlar: Sonuçta her rehber, geziyi yapanı yola sadece havadan devam edebileceği bir yere götürür. Ama nasıl? Gezi orada kalır ve sürdürülemez. 1557 de bir Tibetli prens tarafından yazılan bir şiirde gizem doludur: " Yüceler, seni ondan sonra altın müzikle birlikte omuzlarına çıkaracaklar ve seni pamuk gibi dağ zincir/erinin üstünden taşıyacaklar. Onların mucize güçleriyle şemsiye gibi havada uçacaksın ve kartallar bile utanacak " Acaba bu mısraların içinde ne anlam saklıdır.

ŞAMBALAYA BİR ROKETLE GİDİLİR Mİ

17. yüzyılda Sanskritçe’den tercüme edilen bir yazı olan " Kalapar Jugpa " da! gezi tarifi, yine bir dağda sona erer. Ondan sonra gezginlerin Şamballa'ya gidebilmesi için uçan ejderhaların var olduğu belirtilir. Bazı Tibet'li Lamalar modern uçaklarla Şamballa'ya gitmeye çalışanların büyük felaketlerle karışılacaklarına inanmaktalar. Onlara göre, bu geziyi yapabilmek ve çok sayıdaki olağanüstü engelleri güvenle aşabilmek için insanın belli güçlere sahip olması lazımdır, Lama Kungpa Rimpoche bununla ilgili olarak şöyle demekte; " Aya yapılan geziler gibi! oraya roketsiz gitmeyi düşünebilir misiniz? Tibetlilerin bir kısmı Şamballa'yı bulutların üstünde olan bir gökyüzü katı olarak görürler. Tibet'te eskiden " Lama Manis " ler yani gezgin şarkıcılar vardı. Halk bayramlarında ortaya çıkarlar ve halkın gözü önünde Şamballa’nın yolunu tarif eden Tarot benzeri kartlar açarlardı. Bu geziyi ve orada aşılacak olan engelleri uygun öyküler anlatarak gösteriler yaparlardı. Öykülerde yol karlı bir dağın doruğuna ulaşır ve bunun tepesinden bir merdivenin göklere yükseldiği anlatılır. Lama Manis'lerin şarkılarına göre Şamballa'nın giriş kapısıdır. Modern gözle bakılırsa merdiven bugünkü anlamı ile bir üs olabilir. 
Bir Tibet resmi vardır: Bir grup gezgin bu resimde gökkuşağının üstünden yürüyüp Şamballa'ya giderler. Bazı Lamalar göre ise , Şamballa'ya "Telepati gezisi" yapabilme yeteneğine sahip Yogiler vardır. Budist'ler ise orada yeniden doğmak için sürekli dua ederler.

YILDIZ SAVAŞLARI VE ŞAMBALLA

Tibet kehanetlerine göre bir gün " kötü bir ruh "  gelecek ve " barbarlara " (Barbarlar Kalcahra ibretine yani bir anlamda şeytanın egemenliğine inanmayan insanlardır) güçlü dünyalı olmadıklarını açıklayacaklardır, çünkü Şamballa imparatorluğu vardır. Bazı Lama'ların düşüncelerine göre Barbarlar ellerindeki teknik araçlarla (SETİ olabilir mi? Yani Yıldızlararası Uzay Araştırmaları?) Şamballa'nın var olduğunu öğrenebilirler veya oraya gidebilirler. Ama bu kehanete göre önce huzurlu bir anlaşma yapılacaktır; Şamballa'da hükümdarlığını sürdüren Kral Rudra Çakrin istila edenleri karşılayacak ve onların başkanına egemenliği birlikte sürdürmeyi teklif edecektir. Ama kısa bir süre sonra Barbarların kralı egemenliği kendi eline geçirmeyi çalışacak ve uçan araçlarıyla Şamballa'ya saldırarak havada bir savaş başlatacaktır. Ama Barbarlar başarılı olamayacaklar çünkü Rudra Çakrin onları yıkmak için savaşacaktır. Kehanetlerde şunlar bertilir: " Sonunda Kral Şamballa'dan barbarları yok etmek için çıkacak ve aşağıya inecektir " Bazı Lama'lara göre Kral bir başka dünyadan bizim dünyamıza gelecektir, çünkü " Jambudvipa" denen o yer, onların gözünde bütün bir dünya veya gezegendir, sadece bir kıta veya bölge değildir. Bu son savaştan sonra ise bir " Demir tekerlek " gökyüzünde belirip düşecek ve Rudra Çakin'in egemenliğinin başlangıcını belirecektir. Bu nedenle ona " Tekerlekli çılgın " adı da verilmiştir. Bazı Yogi'ler bu tekerleği gördüklerini iddia ederler ve hepsi aynı şeyi anlatır: Tekerlek bir eve yaklaşır ve bu ev bizim gezegenimizdir. Zaferinden sonra Rudra Çakrin egemenliğini bütün dünyaya yayacak ve yeni bir Altın Çağ başlatacaktır. Hastalıklar olmayacak, herkes uzun ömürlü olacak ve günlük geçimini sağlayabilmek için kimse çalışmayacaktır. Çünkü yiyecekler kendiliğinden oluşacak ve insanların " sihirli güçleri' olacaktır. Bilim ve teknik çok daha fazla gelişecek ve sadece iyi amaçlar için kullanılacaktır. Buna benzer kehanetler aslında Tüm dünyada vardır. Peki Şamballa gerçekten nerededir? Belki çağımızın getirdiği teknik imkanlar sayesinde buna bir cevap bulunabilecektir. Ama ne zaman? Ya da saçma bir inanç gibi görünen bu efsaneyle Lamaların dışında gerçekten birileri uğraşıyor mu? inanılmaz ama NASA' nın uzay mekiklerinin birisinin yolculuğundaki görev listesinde Şamballa'da yer alıyordu. Araç, böyle bir yerin olup olmadığını uzaydan gözlemleyip araştıracaktı. Sonucu henüz bilmiyoruz ama anlaşılan Şamballa’nın yerini merak eden ve cidden inanan ciddi birileri var gibi...

ŞAMBALLA'NIN TAHMİNİ YERLERİ

1. GOBİ ÇÖLÜ: Teosofistler ve kurucuları Madam Blavatsky´ye göre, antik bir Hint yazıtı olan Karma Purana´da Şamballa, kuzeydeki denizde bulunan bir adadadır. Ve Gobi Çölü eskiden bir iç denizdi.

2. AMU DERYA: Macar düşünür Körös, Şamballa´yı Amu Derya ırmağının kuzeyinde bulunuyordu.

3. BELOVODYE: 1923´de Kokushi Dağları´na bir araştırma gezisi yapıldı ama geri dönen olmadı.

4. KUN LUN: Çin Mitolojisi´ne göre Şamballa, Kun Lun Dağları´nın buzlu zirveleri arasındadır.

5. TABU ÜLKESİ: Taoist Mitoloji, dünyanın en güzel yerinin Tabu Ülkesi olduğunu belirtir. Bu yer Tibet ile Szechwan arasındadır.

6. TARIM IRMAĞI: İtalyan Tibetolog Guiseppe Tucci´ye göre Şamballa ırmağın doğduğu bölgededir.

7. TASHİ LHUMPO MANASTIRI: Efsanenin doğuş yeri kabul edilen bu manastır bilindiği kadarıyla 1447´de kurulmuştur ve Kalacahkra bilgeliğinin merkezidir yani bilinmeyen uygarlıkların ve dönemlerin...

8. ALTAY DAĞLARI: Geoffrey Ashe´a göre, Şamballa için en uygun yer Altaylardır. Yazara göre Orta Doğu ve Yunan Mitolojileri bunu belirtmektedir.

9. MOĞOLİSTAN: "Şamballa´nın Kırmızı Yolu" adlı eserde, Şamballa´nın girişi Moğolistan sınırındadır.

10. HUMBOLD DAĞLARI: Nicholas Roerich ekibiyle beraber bu bölgede araştırma yaparken, bir UFO görmüştü, çok büyük ve güneş kadar parlak, diyordu ve tüm ekibin gördüğü dev UFO dağların arasında kaybolmuştu. Ayrıca Roerich´e Darjeeling-Ghuan´da bulunan bir yolda Ghum rahipleri Şamballa´lı olduğunu söyledikleri bir Lama ile tanıştırmışlardı.

Ayrıca Tibet'in başkenti Lhasa'nın ve Türkistan'daki Turfan kentlerinin altında Şamballa'ya giden tüneller olduğu iddia edilmekte, İngiliz dağcı Frank Snıythe ise, Himalaya Dağları’nda 9000 m. yükseklikte iki büyük UFO gördü, dağcı UFO'ların dağların içine girdiğini iddia ediyordu. James Hilton'a göre ise, Şamballa veya Shangri-La kesin Kimaiayalar'dadır. Bir diğer iddia ise, 1900'ierln başında nedeni bilinmeyen atomik bir patlamanın olduğu Sibirya'daki Tunguska'nın Şamballa olduğudur.

AGARTA BAĞLANTISI

20. Yüzyılın Roblnson’u olarak tanımlanan Polonyalı gezgin Ferdinant Ossendowski'yi 1943 yılında çevirisini yaptığı " Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar "adlı eserde Nasuhi Baydar, " Çağdaş Evliya Çelebi " olarak tanımlıyordu. Ossendowski'nin kitabında yaşadığı çağın inançları, gelenekler, savaşlar, çok farklı toplumlar vardır, inanılmaz olaylar ve yerler anlatılır. Tüm iç Asya'yı gezmiş, Tibet, Çin, Moğolistan ve Sibirya hakkında çok ilginç şeyler yazmıştır. Ossendowski yaptığı araştırmaların sonucunda, ne yorum yapılırsa yapılsın, efsanenin temelinde, Asya'nın geleceğini ve siyasi yapısını etkileyen bir gücün var olduğuna inanmıştı. Gezgin ulaştığı sonucu şöyle özetliyordu; "Dünyadaki bütün devletler, milletler, kanunlar ve gelenekler sürekli değişim halindedir, birçok büyük imparatorluk ve büyük kültür yok olmuştur. Kalıcı olan tek şey, fenalıktır. 6000 yıldan daha önce büyük bir insan kavmi toprağın içinde kayboldu ve bir daha çıkmadı. Kimse oranın yerini bilmiyor, kötülüğe karşı korudular, bilgi sessizce gelişti ve yıkılma tehlikesine düşmedi. Orada şimdi milyonlarca kişi yaşıyor, bilim en yüksek katında, Cihan Hakimi saltanat sürüyor, Cihan Hakimi tüm doğa güçlerini bilir, tüm kalpleri ve kaderi okur. Eğer bizim çılgın uygarlığımız onları bulup savaşa kalkışırsa, tüm gezegeni çöle çevirebilirler, onlar bilmediğimiz garip araçlara binip, yeraltından her yere giderler. Cihan Hakimi, bazı zamanlarda kendinden önceki hakimlerin yattığı mağaraya gider, daima karanlıkta olan mağaraya girince duvarlarda ateşten çizgiler belirir ve sandukadan alevler çıkmaya başlar. Cihan Hakimi, konuşarak ve ellerini ileriye uzatarak sandukaya yaklaşınca, alevler daha parlar, duvarlardaki ateş çizgileri yanıp sönmeye başlar ve birbirlerine girerek bilinmeyen alfabenin işaretlerini oluşturlar, sandukadan saydam ışık şeritleri çıkmaya başlar, bunlar büyüklerin düşünceleridir. O zaman Cihan Hakimi, ışığın içinde kalır ve ateşten harfler duvarlara Tanrı'nın arzu ve emirlerini durmadan yazarlar. Cihan Hakimi daha sonra dua eder ve alevler arasında Tanrı'nın yüzü görülür Ne dersiniz? Bütün bunlar, Ossendowski'nin dinleyip yazdıkları sizlere tanıdık gelmiyor mu? Sanki bir bilim kurgu filmi seyrediyor gibiyiz. Bilgisayarlar, lazerler, hologramlar vs... İyi de bu kitap, yüzyılın başında bir gezgin bir bilim adamı tarafından yazıldı, Tibet’in kuytu köşelerinde yaşayan Lama'lar bütün bunları nasıl hayal ettiler? Cevap bu kadar basit olamaz geçmişimizde   çok ama çok büyük bir sırrın saklı olduğu tartışılmaz gibi. Öyle bir sır ki şu anda ortaya çıkarsa tüm yaşamı tersine çevirecek kadar büyük ve kudretli... Ama bu Aganta’nın öyküsü başka bir zamanın bir başka öyküsü...