PERU NAZCA DÜZLÜĞÜ

14°42'59.00"G 75° 7'60.00"B

Dünyada Tarihi ve bilimin verilerini altüst eden yerler arasında Peru'daki Nazca düzüzlüğünün çok önemli bir yeri vardır. Bu düzlükte, gök biliminin, ancak 20.yy da ulaştığı düzeyin çok ötesinde bilgiler gizlidir.

 

NAZCA'NIN KEŞFİ

1928 Yazında, Perulu Harita Uzmanı Toribio Mexta Xesspe , Nazca bölgesinin üstünde ekibiyle birlikte keşif uçuşu yapıyordu dikkatli gözlerle yeryüzünü inceliyordu, birden gözlerine inanamadı hayal gördüğünü sandı. Çünkü uçtukları bölgenin altında, özenle çizildiği belli olan ve dev boyutlu örümcekleri, balinaları ve maymunları canlandıran şekiller vardı.Bunlardan başka, bölgede sanki gök bilimin çalışma alanıymış gibi, yıldız kümeleri ve oklarla süslenmişti. Toribio, uçağın pilotuna bir tur daha atmasını söyledi. 500 km lik alanın üstünde atılan her tur, haritacının hayretini daha da arttırdı. Çünkü bölgenin üstünde dolaştıkça, şekillerin sayısı artıyordu. Perulu harita uzmanı merakından ne yapacağını şaşırdı. Uçaktan iner inmez bu kez kara yoluyla Nazca bölgesine gitti. Son derece ilgi çekici bir durumla karşılaştı.Uçaktan görmüş olduğu harika resimler, çizgiler sanki yok olmuştu yerlerinde yalnızca, bir takım tümsekler, hendekler vardı. Yapılan uzun araştırmalar sonucunda anlaşıldı ki Nazca bölgesinin en büyük  özelliği üstündeki şekil ve resimlerin yalnızca havadan görülebilmeleriydi. Yüz yıllardır fark edilmemelerinin nedeni de buydu.

TORİBİO MEXTA

 

 

12 YIL SONRA

Toribio'nun buluşundan sonra, profesyonel ve amatör birçok araştırmacı Nazca'ya üşüştü. Herkes şu üç sorunun yanıtını aramaktaydı 1: bu düzlükteki şekil ve resimleri kimler çizdi 2: Ne zaman 3: Neden?. Yıllar süren araştırmalardan önemli sayılabilecek bir sonuç alınamadı. Ta ki Amerika'nın Long Island Üniversitesi profesörlerinden Paul Kosok 1940 yılında Nazca ya gelene kadar. Tam işi bırakmaya hazırlanıyordu ki, 22 Haziran günü çok ilgi çekici bir şey keşfetti. Güneş, Nazca'daki çizgilerden birinin tam ucunda batıyordu. ( 22 Haziran güney yarıkürede kışın başladığı tarihtir ). Kosok Nazca'daki çizgileri  çizenler yada çizdirenlerin mutlaka gökbilimci olduklarını anladı. Kosok ve yardımcısı Alman Gökbilimci Maria Reiche , bölgede sayısız gözlemler yaptılar sonunda Nazca'ya " Dünyanın En büyük Astronomi Kitabı "adını verdiler

PAUL KOSOK--------------------------------------MARİA REİCHE

İkinci Dünya Savaşı, Kosok ve Reiche'yi Nazca'daki çalışmalara ara vermek zorunda bıraktı. Ama savaştan sonra ilk işleri Nazca'ya dönmek oldu: Nazca'nın çözülmeyen gizemi onları mıknatıs gibi çekmekteydi. Önce yerdeki çizgileri örten kum tabakasını temizlemeye başladılar. Ayaklarına   dizlerini aşan çizmeler giydiler. Bellerine taş bağladılar ve bu taşları çekerek, çizgilerin üstündeki kum ve toprakları süpürdüler. Nazca artık yalnızca gökyüzünden değil yeryüzünden de görülür duruma gelmekteydi. Ortaya çıkan çizgilerin büyük bir bölümü, birbirine paraleldi. Ama bazen hiç bir doğal engelle karşılaşmadıkları halde, bir noktada birleşiyorlar, sonra yine ayrılıyorlar, bakışımlı bir biçimde birbirlerinden uzaklaşıyorlardı. Bunun mutlaka bir anlamı olmalıydı... Reiche, Nazca düzlüğünü çizenlerin burayı parselleyerek çalıştıklarını keşfetti. Değişmeyen bir ölçü birimi kullandıklarını anladı. Ama bu birimi bulamadı                             

PROFESÖR KOSOK'UN ÖLÜMÜ

Profesör Kosok Araştırmalarına tek başına sürdürmek zorunda kaldı. Nazca düzlüğündeki çizgi ve şekillerin dev bir takvim oluşturduğuna inanıyordu. Bu yönde çalışmalar yaptı. Nazca'da yaşamış olanların ekim ve hasat zamanlarını bu takvime göre bakarak belirlediklerini ileri sürdü. Ona göre belirli bir yıldızın yada parlak bir gezegenin bulunduğu yeri gösteren çizgi bu işe yarıyordu. Reiche, çizgileri ölçtükçe şaşkınlık verici sonuçlar elde etmeye başladı. bulduğu sayılar günümüz uzay bilimcilerin elde etiklerine son derece yakındı. Böylece eski Nazcılıların yıldızların uzaklıkları ve hareketleriyle ilgili bilgilerinin çok yüksek düzeyde olduğunu kesin olarak ortaya koyd

ÖLÇÜ BİRİMİ ARANIYOR

Nazcılılar bu çizgileri çizerken ölçü birimi olarak metreyi kullanmamışlardı. Bu kesindi ama hangi birimi kullandıkları bir türlü bulunamıyordu. Reiche 1976 yılında İngiltere'ye giderek, Çok uzun süren bir kütüphane çalışması yaptı. Bulgular onu " Megalitik Yard" adı verilen 83 cm lik bir ölçü birimine götürüyordu. Bu birim İngiltere ve Fransa'da insanlığın yazılı tarihinden çok önce yapılmış olan yapılarda kullanılmıştı. İngiltere'de ne zaman ve ne için yapıldıkları bilinmeyen Stonehenge anıtlarında olduğu gibi... Kelt bilgelerinin ayinleri için kullandıkları  ve gökbilim ölçüleri içerdikleri ileri sürülen dikitlerde de Nazca'daki aynı ölçü birimileri kullanılmıştı...Oysa ne Nazcılıların Keltlerden haberi olabilirdi nede Keltlerin Nazcılılarda                                    

KIRK YIL SÜREN ÇALIŞMA

1980 li yıllara gelindiğind e Reiche'nin Nazca çalışmaları kırkıncı yılını bulmuştu. Çizgilerin ve hayvan şekillerinin ne olduklarını tam olarak anlayamamıştı. Ama eski Nazca'da kültür ve sanat düzeyi yüksek bir topluluğun yaşadığından emindi. Arkeolog Maria Reiche Nazca çölünde yıllar süren çalışmalarının sonuna gelmişti. Gizemli çizgileri ölçüp biçmekteydi. Tam o sırada İsviçreli araştırmacı Eric Von Daniken ünlü kitabını yazıyordu. Kitabın adı " Tanrıların Arabaları "ydı. Yayınlanır yayınlanmaz, Türkiye de dahil dünyanın bütün ülkelerinde en çok satan kitaplar arasına girmişti. İşte Nazca düzlüğünü dünyaya tanıtan bu kitap oldu.       

DANİKEN'İN TEZİ

 

ERİC VON DANİKEN

Nazca'daki çizgileri görmeye gelen bütün araştırmacılar gibi,Daniken'de bunların boyutları karşısında şaşkınlığa düştü. Çizgiler, çölde yüzlerce kilometre karelik bir alana yayılıyordu.Daniken, Nazca çölünün bir havaalanına benzediği düşüncesini ortaya attı " Tanrıların Arabaları "nın yayınlanmasından ve milyonlarca satmasından sonra, yazar bu görüşünü BBC Televizyonu'nun " Horizon " adlı programında açıkladı: Eski Nazcılıların, başka bir gezegenden gelen uzay aracının inişine tanık oldukları görüşündeydi. Bu ayrıntılı çizgileri yüzeye kazımışlardı çünkü onların yeniden gelmelerini istiyorlardı. Eric Von Daniken'in Nazca düzlüğüyle ilgili tezini de günümüzde duymayan kalmamıştır. Daniken önce bu çizgilerin yol olduğu düşüncesine karşı çıktı . Bunun mantık dışı olduğunu söyledi. Düzlükte giderken ansızın bitiveren yolların ne işe yarayacağını sordu. Daniken'e göre, Nazca düzlüğü bir havaalanıydı. Çizgiler ise uzaylılara " Buraya inin Her şey sizin buyurduğunuz gibi hazırlandı " demek için çizilmişlerdi. Çünkü Daniken dünyanın geçmiş zamanlarda. Uzaylılar tarafından ziyaret edilmiş olduğuna kesin olarak inanıyordu.Bununla da kalmıyor,eski uygarlıların hiç değilse bir bölümünün bu ziyaretten haberi olduğunu savunuyordu. Daniken, eski Nazcılıların gökbilim bilgilerini de uzaydan gelenlerden öğrendiklerini iddia etti..

NAZCAYA YENİ BİR BAKIŞ

Nazca ABD'li Gökbilimci Gerald Hawkins di 1968 yılında işaretlerin anlamı üstüne yoğun bir çalışma yaptı. Ama sonunda zaten daha önce ortaya atılmış bir kuramı yineledi: Nazca'daki çizgiler gökbilimle ilgili bir takvimdi   

GERALD HAWKİNS

Hawkins, Nazca çizgilerinin gökbilimle ilgili bir takvim olup olmadığını kesin olarak ispatlamak istiyordu.bu amaçla bütün bilgileri, bilgisayara verebilecek biçimde düzenledi. Bunun için de uzman bir kadro ile gelişmiş bir bilgisayar tekniğinden yararlandı. Smithsonian Araştırma Enstitüsü'nün Peru da Güney kesiminde çalışmalar yapmakta olan bilgisayar ekibi Nazca'ya geldi. Peru Hava Kuvvetleri’ne bağlı olarak çalışan gözlemci ve fotoğrafçılarla da bu ekibe yardımcı oldular. Maria Reiche, yıllar süren çalışmaları boyunca gerekli hesaplamaları hesap makinesi olmadan yapmıştı oysa bir bilgisayardan yararlanıldığında aynı sonucu bir kaç saniye içinde almak olanağı vardı. Geçekten,de Hawkins'in söylediğine göre, bu hesaplar bilinen matematikle yapılırsa, 50 yıl sürebilirdi

BİLGİLER BİLGİSAYARA VERİLİYOR

Bilgisayar programına verilen bilgiler arasında, işaretlerin yoğun olduğu yerler ve San Jose pampasındaki, Mari Reiche tarafından temizlenmiş alanları gösteren özel haritalar da vardı. Ayrıca, Nazcanın kendine özgü coğrafi konumuyla ilgili birtakım bilgiler verildi. Güneşin kış ortasındaki batış ve yaz ortasındaki doğuş saatleri anahtar olarak kullanıldı. Güneş ile ilgili çizgiler arasında bulunabilecek bütün bağlantılar bilgisayara hesaplatıldı. Buna yıldızların ve çöldeki işaretlerin konumları arasındaki karşılıklı ilişkiyi gösteren bir altprogram da eklendi. Ayrıca bilgisayara 72 düz çizginin ve oklardan 21'inin gösterdiği yön konusundaki ayrıntılarını içeren bilgiler de verildi. Bilgisayar, bu verilere göre önemli gökbilim çizgilerini belirleyecek, böylece çizgilerin gökyüzündeki herhangi bir şeyi işaret edip etmedikleri ortaya çıkacak                              

SONUÇLAR ALINIYOR

Bilgisayar sonuçları kısa sürede alındı. Nazca çizgi ve resimleri ile gökyüzünde ki herhangi bir cisim arasında belirgin hiçbir ilişki yoktu. Hawkins büyük bir şok geçirdi: Doğrusu böyle bir sonuç beklemiyordu. Çizgilerin çok azının, güneşin kış ve yaz mevsimlerinde bulunduğu konumu gösterdiği doğruydu. Ancak bu, bütün Nazca bölgesinin gelişmiş bir gözlem evi kurularak (yani oldukça fazla zaman ve para harcanarak )incelenmesini gerektiriyordu. Bu durumda, Reiche ve Kosok'la aynı görüşü paylaşanların "Nazca Takvimi"yle ilgili kuramları yanlızca bir iddia olarak kaldı.       

ARKEOLOGLAR YETERSİZ Mİ ?

Nazca düzlüğü yıllardır profesyone l arkeologlar tarafından araştırılıyor. Ama ortada ne var ? Hiç bir arkeolog ortaya çıkıpta "Bu çizgileri ve resimleri şunlar şu amaçla yaptı "diyemiyor. Neden?... Arkeolojinin araçları bu konuda yetersiz kalıyor olmasın. Bir arkeolog kazı yapmaksızın taşların yaşlarını tahmin etmeyi bilir. Eski kültürleri tanır. Tarih ve coğrafyayı bilir. Peki ama bunlar yeterlimi

YANIT BEKLEYEN SORULAR

Yapılan bunca araştırmaya karşın Nazca düzlüğünün ardında yatan gerçek bir türlü ortaya çıkarılamadı. Bundan böyle araştırmalara katılanların öncelikle şu soruların yanıtlarını bulmaları gerekiyor: Dev boyutlu resimlerin ve gizemli çizgileri bir ressam usatlığıyla toprağın üstüne işleyenler kimlerdi?... Gelecek kuşaklara mesaj mı vardı?. Tarih öncesi bir dönemde yaşamış olan eski Nazcılılar, gökbilim ve matematik bilgilerini nereden öğrenmişlerdi?. Çizgiler ve şekiller yalnızca havadan görülebildiğine göre, bunları yapanların uçan araçları mı vardı yoksa Nazca sakinleri yüzyıllar sonra insanoğlunun teknolojik bir gelişme gösterip uçabileceğini tahmin ederek mesajlarını toprağa bırakmayı mı uygun görmüşlerdi?. Bütün bu sorular henüz cevapsız 500 metre karelik Nazca düzlüğünün verdiği mesajlar hala çözülemedi. Araştırmacıları ısrarla bulundukları yere çağırıyor ve onlara" Beni kuşbakışı izleyin"diyorlar.

 

 

NAZCA GALERİ

 

 

 

NAZCA USULÜ UÇUŞ

Peru'nun Nazca düzlüğü ortaya çıkarıldığından bu yana uçuculuk tarihi altüst oluyor. Çünkü ustalıkla çizilmiş çizgilerin, şekillerin ve resimlerin, yalnızca havadan fark edilmesinin gizemi çözülemiyor. "İşın içinde uçakla, balonla ya da uzay araçlarıyla ilgili bir olay var" deniyor...

Alman kadın arkeolog Maria Reiche, Nazca çölünde yıllar süren incelemesinin sonuna gelmişti. Gizemli çizgileri ölçüp biçmekteydi. Tam o sıralarda İsviçreli araştırmacı Erich von Dâniken ünlü kita­bını yazıyordu. Kitabın adı Tanrıların Ara- balariydı. Yayınlanır yayınlanmaz, Türki­ye de dahil, dünyanın bütün ülkelerinde, en çok satan kitaplar listelerinin başına geçti. İşte Nazca düzlüğünü dünyaya tanı­tan bu kitap oldu.

 

GÖKYÜZÜNDEN BAKMAK İÇİN

Nazca'daki çizgileri görmeye gelen bütün araştırmacılar gibi, Erich von Dâniken da bunların boyutları karşısında şaşkınlığa düştü. Çizgiler, çölde yüzlerce kilometre karelik bir alana yayılmışlardı. Bir havaalanı mı?..
Von Dâniken, Nazca çölünün bir havaala­nına benzediği düşüncesini ortaya attı. Tanrıların Arabaları'nm yayınlanmasın­dan ve milyonlarca satmasından sonra, yazar bu görüşünü BBC Televizyonu'nun "Horizon" programında da açıkladı: Eski Nazcalıların, başka bir gezegenden gelen bir uzay aracının inişine tanık oldukları görüşündeydi...
Bu ayrıntılı çizgileri yüzeye kazımış­lardı. Çünkü onların yeniden gelmelerini beklemekteydiler. "Buraya inebilirsiniz, her şey hazır" demek istemişlerdi...

 

BALONLA İLK UÇAN NAZCALILAR MI ?


Nazca'nm gizemini çözebilmek için uğra­şanların sayısı çok kabarıktır. Farklı mes­leklerden birçok kişi bu işe karışmıştır. Bunlardan biri de Air Florida'nm kurucusu olan Amerikalı işadamı Jim Wood- man'dir. Woodman'in Nazca'da yaptığı araştırmalar büyük ilgi görmüş. Turizmi canlandırdığı gerekçesiyle Latin Amerika ülkelerinin birçoğu tarafından ödüllendi­rilmiştir. Aynı zamanda Peru Turizm Şir- keti'nin önemli İngiliz baloncularından biri olan Julian Nott'un da desteğini sağlamıştır.

Jim Woodman---Julian Nott


Çizgilere havadan bakan öbür kişiler gibi, Woodman de bu çizgilerin ancak ha­vadan bakıldığında tam olarak anlaşılabilmesi gerçeği karşısında büyülenmişti. Eski Nazcalıların, içi sıcak havayla doldurulan ilkel balonlarla uçmuş olabileceklerini kanıtlamaya girişti. Bu konuda Julian Nott ve merkezi Miami'de bulunan, Ulus­lararası Kâşifler Birliği'nden bir grup, kendisiyle işbirliği yaptı. Woodman, Naz­calıların o çizgileri ancak bu yolla tasarla- yabileceklerini ve değerlendirebileceklerini düşünüyordu.

NAZCA MEZARLARINDAN ALINAN KUMAŞLAR

Arkeologlar Woodman'e karşı çıktılar. "Eski Nazcalılar balon malon yapmış ola­mazlar" dediler. Ama Woodman ne yaptı etti ve iddiasını kanıtladı. Yalnızca yerel gereçler kullanarak, "Condor I" adını verdiği, içi sıcak hava ile doldorulacak bir balon yaptı.

Jim Woodman ve Lulian Nott, 1975'te yaptıkları ilkel balonla Nazcalıların da balonla uçabildiklerini kanıtladılar

1 500 yıl önce, kumaşların balon yapımında kullanılabilecek kadar sık dokunduğunu kanıtlamak için Nazca mezarlarından örnekler topladı. Gerçi mezarlarda balonda kullanıldığı kanıtlanabilecek kadar büyük bir kumaş parçası bulunmadı. Bu yüzden de, Condor I için yeni kumaş dokundu. Olanaklar elverdiğince, yeni dokunan bu kumaş eskisine benzetilmeye çalışıldı. Sonuçta ortaya, tehlikeli denecek derecede delikli bir kumaş çıktı. Ama, tahta yakılarak oluşturulan ateşten çıkan tanecikler delikleri kapadığından, kumaş kusursuz bir biçimde iş gördü

ATEŞİ NEREDEN BULMUŞLARDI ?

Nazcalıların balonu şişirmek ve havalandırmak için ateşe gereksinmeleri vardı. Woodman, Nazca düzlüğündeki bazı çizgilerin uçlarında, yığılmış taşlar buldu. Aynı zamanda, açık alanlarda, aşırı ısıyla karşı karşıya kalmış olduklarını savunduğu taş yığınları vardı. Bu yığınların ortalarında derin olmayan çukurlar bulunmaktaydı. Woodman'in ekibine göre bunlar, içlerinde ateş yakılan çukurlardı...

BALON GÖKYÜZÜNDE

1975 yılının kasım ayında balon, kamıştan yapılmış bir gondola, ata biner gibi binmiş olan Woodman ve Nott'u gökyüzüne havalandırdı. Woodman, gondolü, bulduğu kırık çömlek parçalarındaki desenlerden esinlenerek tasarlamıştı. Böylece eski Nazcalıların da uçma olanakları bulunduğu kanıtlanmış oldu. Elbette, gerçekten bu işi akıl ettilerse. Havacılık tarihi altüst mü oluyor? Eski Nazcalıların uçuşu ile ilgili Wood-man'in kuramının doğru olduğu kabul edilirse, çıkacak sonuçlar çok önemlidir; çünkü bu kuram, yalnızca Nazca'yı değil, havacılık tarihini de ilgilendirmektedir.

Condor I, gökyüzüne yükselirken, Nazca düzlüğünün gizemiyle ilgili bir bölüme ışık tuttu

İnsanoğlunun bilinen ilk uçuşuna meydan okunmaktadır. Woodman, aynı zamanda 1709 yılında Lourenco de Gusmao adlı bir Cizvit'in içi sıcak havayla doldurulmuş bir balonla uçtuğunu kanıtlayan belgeler bulunduğunu da belirtmektedir. Bu tarih. 4 Haziran 1783 günü, Fransa'da Montgolfier kardeşlerin uçuşundan üç çeyrek yüzyıl öncedir.
Woodman'in deneysel arkeolojisi, Nazcalıların uçabildiği varsayımını desteklemektedir. Ama bu düşünceye, üniversite öğretim görevlileri şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Yerden bakıldığında, çizgilerin hemen hiç görülmedikleri ve anlamsız oldukları gerçeği de ortadadır... Öyle anlaşılıyor ki, bu işin içinden çıkmak kolay değil.

NİÇİN VE NASIL ?

Condor I havalandı ve uçtu. Evet, bu uçuş Nazcalıların da uçabileceklerini kanıtladı.Ama gerçekten uçup uçmadıkları hâlâ bilinmiyor. Nazca düzlüğündeki şekil ve resimleri niye çizdikleri de...